Bu blog sayfasının sıkıcı (eğlenceli bölümleri de olacak söz) misyonlarından biri ülkemizin spora bu kadar gönül vermişken neden gerekli seviyede sporcu üretemediği konusudur. Kesin olan bir şey var ki böyle bir sonucu tek bir sebebe bağlamak mümkün değildir ama aynı zamanda bunun önemli sebeplerini tek tek ortaya çıkarıp konuşmak gerekir ki bir ilerleme kat edilsin.
Basketbolun son yıllarda önem sırasında fırlamasına rağmen, Türkiye hala futbol sporunun egemenliği altındadır. Bu bakımdan çarpıklıkları göstermek açısından ve güncel olmak açısından şu an milli takım ve Fenerbahçe'nin önemli (bazılarına göre en önemli!) futbolcusu Emre Belözoğlu'nu tartışmaya açmak istiyorum.
Yorumcular Emre'yi yere, göğe sığdıramıyor, Emre yılın futbolcusu seçiliyor, Başbakan nikahında şahitlik yapıyor ve kaptanlık rolleri veriliyor kendisine hem kulüp seviyesinde, hem milli takımda. Bu bakımdan da gençlere ister istemez örnek gösterilmiş oluyor, örnek teşkil ediyor. Fakat bu bakış Emre'nin sadece tek bir yönünü görüp geri kalanını vatan evladı diye görmemezlikten gelmek olmuyor mu?
Emre daha 20 yaşını doldurmadan sabahın 5.30'unda, bomboş yolda, "namaza giderken" adam ezmiş bir insan, Türkiye'nin en imaj zedeleyici futbol olaylarından Isviçre maçında başrol oynamış bir futbolcu, GS günlerinde, ulusal televizyonda, kendilerini korumakla görevli polis memurunu "laf etti" diye tartaklamış bir vatandaş, Ingiltere'de "elçi" konumundayken ırkçılıkla suçlanmış bir Türk, daha geçenlerde kendisine faul yapan genç oyuncuya boyun kesme hareketi ile "sen öldün" işareti yapan bir meslektaş (kendisine yapılan faulden fazlasını rakiplere yapmasına rağmen), maç içerisinde her yakın çekimde ağzından a.k.ç sözlerinin döküldüğünü gördüğümüz bir rol modeli, kendisine yapılan faullerden sonra her zaman intikam almaya çalışan bir sporcu, bir yerine beş takla atıp her zaman hakemi aldatmaya çalışan bir profesyonel, maç içerisinde her zaman agresivite, hırçınlık ve tansiyonun merkezi. Bu listeyi uzatmak mümkün ama sanırım demek istediğim anlaşılmıştır, bu oyuncuyu, sporcuyu, vatandaşı, insanı biz örnek olarak, kaptan olarak sunduğumuz zaman doğru yapmış oluyor muyuz?
Bakın 2000 yılı olaylarını kaleme alan Hürriyet gazetesinden bir alıntı:
"Galatasaray ve milli takımın genç yıldızı Emre Belözoğlu da trafik canavarı mağduru oldu. Emre, karşıdan karşıya geçmekte olan Kadir Çetin'e çarparak ölümüne yol açtı. Bir süre gözaltına da alınan genç futbolcu, uzun süre olayın etkisinden kurtulamadı. "
Yani mağdur Emre, canavar Kadir Çetin, yazık Emre'ye, çok etkilenmiş. Isteyen şöyle bir deneme yapsın, bu yazıyı herhangi bir dile çevirip bir yabancıya fikrini sorsun ve tepkisini ölçsün. Ne kadar suçlu bulunmamış olsa bile Ingiltere'de Türk imajını zedeleyici bir duruma düşen, Isviçre maçında Türkiye'nin utanç kaynağı olan, ulusal televizyonda polis tartaklamış, trafik kazasında "talihsiz" bir şekilde adam öldürmüş bir vatandaşın nikah şahidi ülkenin başbakanı olur mu? Şu anda ülkemizde herhangi bir polis memuru Emre'ye müdahele etmeye cesaret edebilir mi?
Emre : Ceza beklemiyorum (yani hiç bir şey yapmadık ceza gerektiren!), ve FIFA'nın kararı:
Bir kaç hafta önce sayın Altan Tanrıkulu (2 Kasım) Emre hakkında bir yazı aldı kaleme; "Emre Böyle Değişti" adındaki yazıda Emre'nin ne kadar hırsını dizginleyip faydalı kullandığı yazıyordu. Emre'nin hakemlerden önyargılı olmamalırını istediğini yazıyordu. Salı günü çıkan bu yazıdan hemen önceki hafta sonu Emre küfür eden taraftarlarla maç sonucu tartışmıştı ve bu yazıdan 4 gün sonra oynanan maçtan sonraki Sabah gazetesinde çıkan yorum: "Hakem Gezer'e sinirlenip topa sert giren Emre'nin sağ üst adelesinde yırtık oluştu." Bu sinirin başladığı pozisyonda ise (Lig TV sağolsun 82 açıdan seyrettik) Emre rakibinin ayağına vuruyor, hakem de faul çalıyor, Emre topa vurduğunu iddia ediyor ve 32inci dakikada sakatlanıp çıkıyor. 30 yaşında takdir edilecek kadar olgunlaşmış milli kaptan, futbolcu, sporcu, gençlere örnek bu insan.
Bir de verdiği emeklere saygı gösterilmesi gerektiğini, saha dışında yaptıklarına değil saha içinde yaptıklarına bakılması gerektiğini söyleyenler var. Emre saha içinde olsun, saha dışında olsun gençlere anti-modeldir. Yetenekleri, tekniği, hızı tartışılmaz ama bunlar daha çok vergi, kendinde geliştirdikleri ise tamamen noksan. Allah vergisini örnek almak mümkün değil, ya vardır ya yoktur, ama örnek alınacak olan şeyler kendi kendine ve karşılıksız geliştirilen şeylerdir. Saha içi hareketlerinden derleme resimler...
Nobre'yi eli ile gol attığı için sahtekar, Bilica'yı penaltı noktasını kazdığı için karaktersiz, Nouma'yı malum yerini tuttuğu için istenmeyen adam ilan eden bir ülkede Emre'nin ulusal kahraman ilan edilmesini izah etmek; Gökdeniz'in şike yaptığı resmi olarak kanıtlanmışken onun milli takıma alınmasını isteyenlerin hala olması, şike olayından sonra milli takımda oynamış olması ülkemize yakışmaması gereken olaylar değil mi? Yok efendim, çok hırslı, yok gençlik hataları diyerek geçiştirmek yakışık olmuyor, adam başka oyuncuya boynunu keserim hareketi yaptığında 29 yaşındaydı. Daha bu son milli hezimetimizden sonra Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz Gökdeniz'in gözlerden uzaklaşınca, gönüllerden uzaklaştığını yazmış. Yani Türk milli takımının hali o kadar kötü, cebine milyonlar girerken şike yapacak kadar profesyonellikten uzak, ahlak ve karakter değerleri düşük oyunculara bile muhtacız!
Bir çok kişi Emre ve Alex mukayesesi yapıyor ama resme bir bütün olarak bakmak gerekiyor, sadece avantaj sağlayan dar açıdan değil, ne de olsa ülkemizin, belki de dünyanın gelmiş, geçmiş en önemli ve saygın liderinin çizdiği yolda yürümeye değer veren bir ulus olmakla övünüyoruz ve onun görüşünü hepimiz ezbere biliyoruz, "Spor , yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."Geçenlerde eşinin ameliyat haberinden dolayı aklının karıştığını dürüst bir şekilde ifade eden Alex'e bu sebeple eleştirenler var, oysa aileden daha büyük bir öncelik olabilirmi? Adam 6 yıldır, ülkesinden uzak ve tek destek ünitesi ailesi; çocuklarının annesi ameliyat edilecek ve neden aklı orada kaldı diyebiliyoruz! Üstüne üstelik adam çıkıp maçı oynamış ve oyundan çıkarılana kadar FB önde! Adam dobra dobra gerçekleri söylüyor ve biz bunca yakışıksız adamı kucaklayıp, örnek olması gereken bu kişiyi karalayabiliyoruz. Verdiğimiz mesaj nedir peki? Para, futbol aileden önceliklidir mi?Yazının başında da belirttiğim gibi Emre gibi sporculara tanınan müsamaha tüm sorunlarımızın kaynağı değil tabi ki ama sonuç olarak gençlerin önünde ki önemli modeller hep sorunlu Süreyya Ayhan ve antrenörü, Gökdeniz Karadeniz, Tanju Çolak, Emre Belözoğlu, Fatih Tekke gibi kahramanlar ülkemize zararlı.
Sayın Rıdvan Dilmen özellikle hırsın önemi vurguluyor yorumlarında, fakat bizde hırs kavga anlamına geliyor oysa hırs kavga, dövüş gerektirmiyor. Bir Alex'in hırssız olduğunu, bir Mesut'un hırssız olduğunu düşünenler çok yanılıyor, fark onların hırslarını doğru kontrol edip, doğru yönlendirmesi.




No comments:
Post a Comment