Trabzon maçı sonrası yazdığım blog'da (buradan okuyabilirsiniz) bazıları için o zamanlar görünen köy olan gerçekleri irdelemiş, kılavuza ihtiyacı olanın ise Aykut hoca olduğunu anlatmıştım.Trabzon'a verilen moral, güç, avans ve ivmenin telafisinin o kadar kolay olmayacağını, Alex ve Stoch ile oynamamın bedelinin çok yüksek olabileceğini vurgulamıştım. Sanırım şu anda ki manzara karşısında bunu pek tartışmak mümkün olmayacaktır. Alex'i takımdan düşürme çabalarının sonucu olarak ilk yarı Trabzon'un 9 puan gerisinde kapatıldı; ne kadar sayın Gürcan Bilgiç'i üzse de, Aykut hoca vazgeçmeseydi inadından, buralarda bile tutunamazdık, hatta Alex'i maç ortasında oyundan çıkarma inadından da vazgeçti de Sivas maçında 3 puanı kurtarabildi Fener, sezon başında ki aklı ve sayın Bilgiç'e göre misyon bilinci olsaydı yine Alex'i 65'te çıkarıp 3puanı teslim ederdi hocamız.Aykut hocanın son verdiği röportajlar doğrultusunda kendisi hakkındaki görüşlerim bir kez daha değişti. Ben kendisinin bu hataları megalomani uğruna yaptığını düşünüyordum, ne pahasına olursa olsun kendi imzasını atma çabası olarak görüyordum; fakat bu son röportajları gösteriyor ki saflık ve tecrübesizlikten kaynaklanıyormuş hatalar. Bu durum Fener'in başında olmaya hazır olmamaması ve Daum'a haksızlık yapılmış olması konularını da etkilemiyor aslında, hatta bir bakımdan bu iddiaları güçlendiriyor.
Trabzon'a, Kayseri'ye, Galatasaray'a hediye edilen puanlar yüzünden kara deniz fırtınası esiyor ligde, Aykut hocanın başarısıdır bu. Sadece bu üç maçtan alınacak 9 puan Fener'i lider yapmaya yeter ve artardı; o zamanda Trabzon her zamanki lideri kovalayan takım olurdu. Dikkat edin burada Trabzon'un etkisi olabilecek sadece bir maç var.
Hocamızın saflığı ve acemiliğini belgeleyen konulardan bir kaçını hatırlatmak isterim: o zaman verdiği "telafisi var" demeci, Kayseri maçının ortasında Alex'i çıkarması, maçta yedek stopersiz kalması ve Selçuk'u bu bölgeye çekmesi, Mehmet Topuz'u ön libero kullanması (hem de Galatasaray'a karşı), Yobo transferi (Lugano ve Bilica dururken bizi Bekir ile oynamak zorunda bırakan transfer olduğundan), bir çok maçta Alex'i erken çıkarıp maçın sonucunu aleyhimize çevirmesi (hem lig, hem Avrupa maçlarında), şimdide transfere ihtiyacımız yok demesi...
Bu liste aslında çok daha uzun ama aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak istemiyorum, eski bloglarda bu konuları ayrıntılı olarak ele aldım (buradan tüm eskilere ulaşabilirsiniz). İleriye dönük yazmak istiyorum hala zaman varken fakat önce bir kaç dikkat edilmesi gereken konuyu hatırlatmak istiyorum:
- Geçen yıl Dos Santos, Bilica, Lugano, Gökhan, Emre, Baroni ve Alex defans ve orta saha dizilişi aynı kaleci ile ligin en az gol yiyen, en az gol pozisyonu veren iki takımından biriydi. Bu yıl Caner, Yobo gibi katkılara rağmen çok gol yiyen, çok pozisyon veren bir takım Fenerbahçe. O kadar ki bazı taraftarlar bunun sadece yeni stoper, sol bek ve ön libero ile çözülebileceğini iddia ediyor.
- Geçen yıl ligin en çok topa sahip olan, en çok pozisyona giren, en çok pas ve en çok isabetli pas yapan takımıydı Fenerbahçe. Bu yıl tüm bu istatistiklerde çok geride olmasını açıklamak nasıl mümkün? Geçen yıl bu başarılı futbolun merkezinde ki iskelet kadro (Volkan, Dos Santos, Lugano, Gökhan, Emre, Baroni, Alex, M. Topuz) hala takımda, bunların arasında Baroni, Emre ve Alex geçen yıldan daha formda, geçen yılın beğenilmeyenleri Vederson, Guiza, Bilica yerine beğenilen Yobo, süper Niang, Dos Santos'u kesen Caner ve süper iki kanat oyuncusu eklendi takıma (Dia ve Stoch). Bu takımın daha ileri gitmemesinin, bir de geriye gitmesinin, sebebi ne olabilir sizce?
- Geçen yıl bir çok maçı son dakikalarda çeviren, kondisyonu güçlü bir takım vardı sahada (aynı oyuncular hatırlatırım) bu yıl ikinci yarıda çöken bir takım var sahada. Niang, Stoch geldiklerinde çok güçlü fizikleri ile ileri çıkıyorlardı, şu an Stoch kontrataklarda Alex'e yetişmekte zorlanıyor maçın sonlarında, Niang için maç yorumcuları eski Niang değil (ne zaman eskidiyse...) o Niang bunları gol yapardı, eski görüntüsünden uzak diye yorum yapıyorlar maç esnasında!
- Geçen yıl Uğur Boral'ın sakatlığı, Deivid'in formsuzluğu, Kazım'ın cezalandırılması ve Roberto Carlos'un ayrılmasından dolayı kanat oyuncusuz kalan takım çareyi Özer ve Mehmet Topuz'u kanatta oynatmakta bulmuştu; bir çok futbol adamına göre şampiyonluğun kaçmasında önemli bir etken olmuştu bu durum (sayın Rıdvan Dilmen dahil). Bu yıl kanatlara Stoch, Dia, Caner ve hatta iyi kanat oynayabilen Niang alındı, ayrıca Uğur düzeliyor, Kazım da takıma dönmüştü. Fakat hala asla kanat oynayamayan Mehmet Topuz oynuyor sağ açıkta!

Siz bunları düşünürken bir de ileriye dönük bir kaç yorum yapmak istiyorum. Transfer'e gerek yok demeye başladı hocamız fakat bu çok yanlış; Sivas maçında Lugano'nun oynamaması bir önce ki hafta yenilen gol değil yabancı sayısından kaynaklanıyor. Caner Dos Santos'un yerini dolduramıyor, Bekir asla ve asla Fenerbahçe'nin stoperi değil, Gökay genç ve yetenekli ama daha zamana ihtiyacı var. Bu durumda Yobo ve Lugano'nun beraber oynaması demek, Dia/Stoch ikilisinden sadece biri, Dos Santos/Baroni ikilisinden sadece birinin oynayabilmesi demek. Yani Niang, Alex, Lugano ve Yobo oynadığı zaman Stoch, Dia, Santos ve Baroni dörtlüsünden sadece iki oyuncu oynayabiliyor. Baroni'nin kabul edilebilir alternatifi Selçuk , Santos'un Caner alternatifi var fakat Yobo, Lugano dan sonra gelen Bekir, İlhan opsiyonları Fenerbahçe için yetersiz. Bu durumda bir yerli statüsünde stoper alınması şart, 1 de sol bek veya ön libero alınabilir.
Yerli statüsünde benim gördüğüm üç olasılık var, bunlar Malik Fathi, Serdar Taşçı ve şayet Galatasaray ile yollarını ayırma durumu olursa Servet Çetin. Bunlardan biri alınmazsa hoca mecburen Bekir, Caner, Gökay gibi oyunculara mahkum kalacak ki her maç olmasa da bazı kritik maçlar için bu oyuncular yetersiz kalacaktır. 9 puan da geride olduğumuzu düşünürsek böyle bir lüksümüz kalmadı. Ara transfer bir stopersiz kapatılırsa şampiyonluk mucizelere kalır.










